31 Aralık 2007 gününün 01 Ocak 2008’e bağlandığı gece yarısı; kameralar önünde hemcinslerimiz yüzlerce erkek tarafından cinsel saldırıya uğradılar.
Türk Ceza Kanunu 102. maddede net olarak tanımlanan ve alt sınırı 4 yıldan başlanan bir suç işlendi hepimizin gözleri önünde. Görüntüler bütün yetkililer ve toplum tarafından seyredildi! Daha bir önceki yılbaşında tacizciler yine başroldeydiler! Yetkililer o zaman da izlemekten öte bir şey yapmamışlardı!
Biz kadınlar tacize, cinsel saldırıya maruz kalmak için kadın olmanın yeter şart olduğunu biliyoruz. Erkekler cinsel tacizi ve saldırıyı cahil, sapık, kültürsüz oldukları için değil, kendilerini kadın bedeni üzerinde hak sahibi gördükleri için yapıyorlar.
Başka bir ülkede, başka bir ülkeden olmak maruz kaldığımız saldırının boyutlarını ekranlardan da izlediğimiz gibi daha da artırabiliyor. Yabancı uyruklu kadınların yazın tatil bölgelerinde, sahillerde, barlarda yaşadıkları olaylar, yeni yılda caddelere taşıyor. Günün farklı saatlerinde herhangi bir caddede, sokakta, işyerinde, okulda, evde birçok kadın sessiz çığlıklarla tacize, tecavüze maruz kalıyor.
Üstelik bütün bunlar, yılbaşında kadınların yaşadığı saldırının kayıtları gibi porno sitelerine taşınmakta. Cinsel saldırının pornografik görüntü olarak kullanılması kadınlara yönelik şiddeti beslemekte, görüntüleri yayınlanan kadınları bir kez daha mağdur etmekte, üstelik yeni saldırılara, tecavüzlere, tacizlere kapı açmaktadır. Bu görüntüleri porno sitelerine taşıyanlar hakkında zaman geçirmeksizin yasal takip başlatılmalıdır. Basın ve medya mensuplarının kadınlara yönelik şiddet ve saldırılarla ilgili kamuoyunda baskı ve farkındalık yaratacak haberler yapması çok önemlidir.
Bu sene 25 Kasım kadına yönelik şiddete son gününde Bakan Nimet Çubukçu kadına yönelik şiddetle ilgili 40 bin polise eğitim verdiklerini açıkladı. Yılbaşında Taksim’de yaşan taciz ve cinsel saldırı olaylarında polisin aymazlığına, alakasızlığına, umursamazlığına bakılırsa Taksim’deki binlerce polisin içinde bir tane bile “eğitimli” polis yoktu!
Cinsel saldırıyı “kabahat” olarak nitelendirip 57 liralık para cezasıyla geçiştiren güvenlik sistemine biz kadınlar nasıl güvenebiliriz! Rus asıllı bir kadının tecavüz davasında yabancı uyruklu olmasını gerekçe göstererek suçluların tecavüzden değil sadece fuhuş yaptırmaktan ceza almasını sağlayan; keyfi yorumlarla tayt/kot giydi, “cilveli” konuştu, cinsel ilişkiye girmek istemediği bahaneleriyle kadınları öldüren katillere “haksız tahrik” indirimi uygulayan yargıçlar; kadına yönelik suçlarla ilgili yasaları hiçe sayarak yaptırımsız bırakan bir yargı sistemine biz kadınlar ne kadar güvenebiliriz!
Taksim’de yaşanan patriarkal vahşetin TCK’daki karşılığı nettir. 102.maddenin 3. fıkrası. Yani birden fazla kişiyle yapılan cinsel saldırı. Bu suçu işleyenler için hukukun işletilmesi şikâyete bağlı değildir. Ancak buna rağmen cinsel saldırıyı yapanlar hakkında şikâyet sorulmuştur. Devletin, kadınların sokaklarda istediği saatte istediği, kıyafetle gezebilme özgürlüğünü sağlaması ve koruması gerekir. Devlet görevlileri var olan hukuku da işletmeyerek suça kayıtsız kalarak, taciz ve saldırıyı ve kadın katliamlarını teşvik etmektedir.
Kadına yönelik şiddete karşıtlığıyla övünen Vali Muammer Güler tüm bu yaşananlardan sorumludur. Bu sorumluğun gereğini yapmalı, kadınların güvenliğini sağlayamadığı için derhal istifa etmelidir!Kamusal alanda gerçekleşen taciz suçları ile ilgili kovuşturma yapılabilmesi için aranan “şikâyet” koşulu da derhal kaldırılmalıdır. Suça seyirci kalarak ortak olan, yasalarda açıkça belirtilmiş olan cinsel saldırı suçu hakkında zanlılara karşı hiçbir işlemde bulunmayarak görevi ihmal eden polisler ve emniyet amirleri görevden alınmalıdır. Yasaları erkekler lehine geçersiz kılan, cinsel taciz ve saldırıyı kabahat olarak değerlendiren yetkililer hakkında derhal soruşturma açılmalıdır.
Türkiye feminist hareketinin cinsel taciz ve saldırıya karşı sembolü olan mor iğnelerimizle yeniden sokaklardayız. Erkeklerin egemenliklerini sarsmak, bedenimize sahip çıkmak için; mücadeleyle kazandığımız TCK maddelerinin uygulanması için ve “Kadının yeri evidir “ anlayışının, kadınların üstündeki baskının ve denetimin güçlendirilmesine karşı, bu olayların takipçisi olacağız; geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmeyeceğiz.
Bedenimiz bizimdir
Cinsel Tacize SON!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder